Yörükler çıksa yola, kıvrak adımlarıyla geçseler en öne.. El ele, kol kola et-tırnak olsak düşsek yola..
Kaldırsak yere düşeni, ‘’geçti’’ desek, öpsek yanımızdaki roman çocuğun başını, ‘’hadi’’ desek, kenetlensek yeniden Ulus olmanın heyecanı ile sessiz çığlıklar olsak, tan ağarmadan çıksak yola…
Mustafa Kemal, aydınlatsa yolumuzu, biz çoğaldıkça ‘’uğurlar olsun’’ dese, Uğur Mumcu bir yıldızın ışığında…
Gün geçmiyor ki Sosyal ağlar arasında ki kıyasıya rekabet devam etmesin. Path diğer sosyal ağlara oranla farklı ve mobil sosyal ağı olmayı hedefleyen sayılı sosyal arasındadır.
Google ‘ın 100 milyon dolarlık satın alma teklifini geri çeviren Path bu vesile zaten adından yeterince söz ettirdi.
150 arkadaş sınırı olan ve sadece mobil destekli bir sosyal ağ. Doğal olarak bu ağı kullanabilmeniz için iPhone veya Android işletim sistemi olan akıllı telefona ihtiyacınız bulunmaktadır.
Kurucu ekip içinde Path için Facebook ‘tan ayrılan Dave Morin, Napster geliştiricisi Shawn Fanning gibi usta isimler de var.
Diğer sosyal ağlara oranla ailenizi ve yakın çevrenizi takip ermenizi sağlar. Doğal olarak kişisel paylaşımın önemini de buradan anlıyoruz.
Görüntü olarak Facebook ‘un Timeline ‘a benzeyen bir sayfası var. Anlık fotoğraf, video, müzik, konum bilgisi ve normal ileti paylaşımları yapabilirsiniz.
Path kullanabilmek için Android, iOS veya Windows Phone işletim sistemine sahip olan mobil cihazınız üzerinden Path’ in resmi uygulamasını indirmeniz ve ardından kayıt işlemini tamamlamanız gerekiyor.
Diğer sosyal ağlarda olduğu gibi Path içerisinde profiliniz ve zaman tüneliniz bulunuyor. Paylaşımlarınız, fotoğraflarınız ve videolarınız bu profil sayfası içerisinde sıralanıyor. Path hala gelişmekte olan ve ülkemizde çok az kullanıcıya sahip olan ama dünyada ünlü bir popüler ağ.
Selçuk Softa
https://selcuksofta.wordpress.com
İlk olarak wordpress blog' umda paylaştığım https://selcuksofta.wordpress.com/2017/04/12/ucretsiz-blog-acma-wordpress/ haberim aşağıdadır.
Merhaba arkadaşlar,
Bugün sizlere ömür boyu ücretsiz olarak kullanabileceğiniz blog açmayı göstereceğim. Bunun çeşitli alternatif blog siteleri tabii ki mevcut ama ben bugün wordpress ‘i tanıtmak istiyorum. 5 adımda kolayca açabileceğimiz blog’ unuz şimdiden hayırlı olsun, bende sizlerle aynı anda gösterirken bir blog açacağım. Hadi başlayalım.
1.ADIM
Öncelikle https://tr.wordpress.com/ adresine girerek hem web sitesi hem blog olarak kullanılabilme özelliği ile aslında blog açacağız ama bir de web sitemiz olacak.
Web Sitesi oluştur’ a basıyoruz.
Gelen sayfada üç adet seçenek çıkıyor, burası sitenizin bloğunuzun görünümü olacak, ancak bunu daha sonra değiştirebilirsiniz. Ben en baştaki ”En son yazılarımın listesi” olan şablona tıklıyorum. (siz istediğinizi seçebilirsiniz)
2.ADIM
Bu adımımızda bir tema seçeceğiz, yine burada seçeceğimiz temayı da daha sonra değiştirebiliyoruz bu yüzden meraklanmayın. Ben üst sıra sağdan üçüncü olan ”Sapor” tercih ediyorum bu blog’ um için. Üzerine tıklıyoruz temamız hazır.
3.ADIM
Burada site blog adresimizi belirleyeceğiz, burada örnek adınızsoyadınız vs ne yapmak istiyorsanız serbestsiniz, ben bir Atatürk haber makale paylaşım bloğu açacağım ve adını ”ATAbirlik” olarak belirledim. buradaki çubuğun içine atabirlik yazıyorum. Site bize öneriler getiriyor, önerilerde göreceğiniz gibi seç dediği wordpress uzantılı ömür boyu ücretsiz kullanabileceğimiz (dilersek ileride yükseltebiliyoruz) uzantıdır. Hatta dilediğinizde bloğunuza özel alan adı eklemeniz mümkün örnek adınızsoyadınız.com firmaismi.com gibi. Biz yazımızda ücretsiz bir blog açmayı gösterdiğimiz için direk seç diyerek devam ediyoruz.
Böylece işimiz bittiğinde benim; atabirlik.wordpress.com uzantılı web ve blog sayfam olacak.
4.ADIM
Bu adımda önümüze dört seçenek geliyor, forum konumuz ücretsiz olduğu için ”ücretsiz” seçeneğinin üzerine tıklıyoruz.
5.ADIM
Bu son adımda, öncelikle kullandığımız e-posta adresi ile kayıt olalım çünkü gelecek mail’ leri takip etmenizde yarar olacaktır.
kullanıcı adı : …… bundan sonra siteye girip çıkarken kullanacağınız isimdir. Sitenizin adı sizin adınız veya herhangi bir şey olabilir.
şifrenizi belirleyin ve Hesap oluştur diyoruz. Burada e-postamıza onay linki geliyor bu maili onaylamazsak blog’ umuzu açamayız, gelen mailde şimdi onayla diyoruz. Bu kadar çabuk bloğumuz hazır bundan sonra tema değişikliği ve başka bir takım ayarlar gerekebilir bunları ileriki derslerimizde göreceğiz. Bu haliyle bile blog yazarak ömür boyu görünür olabilirsiniz.
Site başlığına tıklayarak sitenizin bloğunuzun görünümünü görebilirsiniz. Kısaca blog eklemeyi de göstererek yazımı sonlandırıyorum. İlk olarak sol menüde Benim sitem bölümünde Blog yazıları ekle var oraya tıklayarak yazımızı yazıp sağ üst köşede YAYIMLA var oraya basıp ilk blog’ umuzu yazmış oluruz.
İyi günler diliyorum, twitter, facebook, blog gibi #SosyalMedya ‘da beni takip etmek isteyenler linklerimden ulaşabilirler. Sevgiyle Kalın…
Atatürk, yurdumuzu ziyaret etmekte olan Yugoslav Kralı Aleksandr ile, İstanbul'da Dolmabahçe Sarayı'nda konuşurken,
konuk Kral:
- Ekselans, dedi. Biz Türkleri çok severiz. O kadar çok ki, vaktiyle Birinci Cihan Harbi'nin sonunda Lloyd George Batı Anadolu'yu Yunanistan'a teklif etmeden evvel bize teklif etmişti. Fakat biz Yugoslavlar, Türkleri çok sevdiğimiz için George'un bu önerisini kabul edip Anadolu seferine çıkmadık.
Atatürk, Kral' ın bu sözlerine şu cevabı verdi:
- Haşmetmeap, evvela bize karşı olan sevginize teşekkür ederiz. Sonra, büyük geçmiş olsun
Sen Gazi'yi tanır mısın baba? İhtiyar beni, saçma bir sual sormuşum gibi alaycı bir şekilde süzdü: - Gazi'yi tanımayan var mı ki? dedi ve ilave etti: - Ben görmedim ama, her hafta Hacı Bayram Veli Camii'nde cuma namazı kılarmış. Ta göbeğine kadar sakalları varmış. Melek gibi nur yüzlü, peygamber gibi mübarek bir ihtiyarmış!… Gülmemi güç tutarak, Atatürk'ün sakalsız ve genç yüzüne baktım. O, kaşlarını kaldırarak kendini tanıtmamamı emretti. Dışarı çıktığımız zaman da güldü ve: - Varsın, dedi, o da öyle bilsin. Hakikati öğrenmek bel ki biçarenin hayalini yıkar, onun hayalindeki şirin sakallıyı öldürtüp de sevgisini kaybetmekte ne mana var?…“
Niyazi Ahmet BANOĞLU
kaynak: www.ataturkiye.com
Cumhuriyet gazetesi, (13.11. 1970) Atatürk ve cesaret
Ölüme doğru en çok atılanlardan biriyim. Kurşun ve gülle yağmuru altında birçok savaşlara katıldım. Hatta ölüm bir defa, kalbimin yanından sıyırarak geçti. Kalbimin üzerinde bir saat vardı ve bu saat mermi parçasının şiddetini kırdı.
1928 (Atatürk’ün S.D.11I, s. 82) Atatürk ve millet
Her zaman tekrar zorunluğunda kalıyor ve tekrarı da faydalı görüyorum ki, eğer ben milletime herhangi bir hizmette bulunmuşsam, eğer ben herhangi bir girişimde önayak olmuşsam bu hizmet ve girişimin temel kaynağı, saygılar ve sevgilerle bağlı olduğum, bundan sonra da saygı ve sevgiyle mutluluk ve refahına varlığımı, yaşamımı vereceğim aziz milletime, sizlere dayanmaktadır. Bir millette güzel şeyler düşünen insanlar, olağanüstü işler yapmaya yetenekli kahramanlar bulunabilir. Ama öyle kimseler yalnız başına hiçbir şey olamazlar; meğer ki bir genel duygunun ifadesi, temsilcisi olsunlar! Ben milletimin düşünce ve duygularını yakından tanımaktan, aziz milletimde gördüğüm yetenek ve gereksinimi belirtmekten başka bir şey yapmadım. Onun bu yetenek ve duygularını sezip tanımakla övünüyorum. Milletimdeki, bugünkü zaferleri doğurabilecek özelliği görmüş olmak… Bütün mutluluğum işte bundan İbarettir.
1923 (Atatürk’ün S.D.II, s. 161)
Arkadaşlarımız ve milletin bütün bireyleri gibi, millî davamızda benim de emeğim geçmiş ise, bu çalışmada iş yapma kuvveti ve başarı varsa, bunu bana mal etmeyiniz. Ancak ve ancak bütün milletin manevî kişiliğine mal ediniz. Ben milletin bu yüksek manevî kişiliği içinde bir önemsiz birey olmakla mutluyum. Efendiler, millet bütünüyle manevî bir kişilik halinde ve bir birleşmiş kitle şeklinde belirdi ve bu yüce birliği koruyarak ona düşman olanları ortadan kaldırdı.
1923 (Atatürk’ün S.D.II, s. 115)Milletimle yakından ve gösterişten uzak karşılıklı görüşmenin zevkini, mutluluğunu anlatamam. Her ne zaman milletimin karşısında kendimi görsem, her ne zaman milletimin bireylerinden birkaçının yüzüne baksam, oradan ruh ve vicdanıma gelen ışık, benim için en değerli bir ilham ve verim alevi oluyor!
1923 (Gazi ve İnkılâp, Mahmut Soydan, Milliyet gazetesi, 7.2.1930)30 Ağustos’ta yönettiğim savaş, Türk milletinin yanımda bulunduğu halde, yönettiğim ilk ve son savaştır. Bir insan kendini, milletle beraber hissettiği zaman, ne kadar kuvvetli buluyor bilir misiniz? Bunu tarif güçtür.
1928 (Atatürk’ün S.D.III, s. 83)Yaşamımda en büyük dayanak ve kuvvetim, vatandaşlarımdan gördüğüm güven ve destekdir. Bütün görevlerimde manevî, vicdanî olan en büyük endişem, emanetinizin saygı ve kutsallığına devamlı olarak dikkat etmektir.
1927 (Atatürk’ün TTB. IV, s. 532)Samimî olarak bu memleketin, bu milletin yararına yapılacak bir iş olsun, ben onu göz önüne almayayım; bu, mümkün değildir. Yalnız, işin gerçekten millete yararı olmalı ve teklifin samimî olarak yapıldığına ben inanmalıyım.
(İbrahim Necini Dilmen, Dilci Şef, Ulus gazetesi 14.XI.1938)Benim için dünyada en büyük makam ve ödül, milletin bir bireyi olarak yaşamaktır. Eğer Cenab-ı hakk beni bunda başarılı yapmış ise, şükrederim. Bugün olduğu gibi ömrümün sonuna kadar milletin hizmetinde olmakla övüneceğim.
1923 (Atatürk’ün S.D.II, s. 129)Milletin içinde serbest bir millet bireyi olmak kadar dünyada mutluluk yoktur. Gerçekleri bilenler, kalp ve vicdanında manevî ve kutsal hazlardan başka zevk taşımayan insanlar için ne kadar yüksek olursa olsun, maddî makamların hiçbir değeri yoktur.
1922 (Atatürk’ün S.D.V, s 24)
Şimdiye kadar millete yapamayacağım bir şeyi vaat etmedim. Ben yapacağım dediğim zaman, buna inanmayanlar vardı. Buna rağmen hareket ettim. Görüyorsunuz ki başardık. Benim ve benimle çalışanların güveni vardır ki, yeni hedeflerimize de başarıyla varacağız. Şimdiye kadar söylediklerimin gerçekleşmiş olması, bütün düşüncelerimin beni yalanlamaması, milletin ciddî ve samimî olarak bana yardımcı ve destek olmasıyla mümkün olmuştur. Onun için yeni amaçlara erişmek için de bu yardım ve desteğe gereksinimim vardır; onu benden esirgemeyiniz!
1923 (Gazi ve İnkılâp, Mahmut Soydan, Milliyet gazetesi, 7.12.1929)Atatürk, bizden biridir.
1935 (Şükrü Kaya, Türk Kadım Dergisi, Sayı : 6, 1966, s. 7)Atatürk ve millet şerefi
Benim şan ve şerefimden söz etmek de hatadır.İyi dinleyiniz öğüdüm budur ki, içinizden herhangi bir adam çıkar, şan, şeref davası güder ve benzersiz olmak isterse, başınızın belasıdır; ilk önce kafası kırılacak adam budur! Bağlı olduğum Türk milletinin şan ve şerefi varsa, benim de bir bireyi olmak sıfatıyla şanım şerefim vardır, asla başka değilim.
1923 (Damar Ankoğlu, Hatıralarım, s. 304)Ben zannediyorum ki, millet bireylerinin hiçbirinden fazla yüksekliğe sahip değilim. Bende fazla girişim görüldüyse bu benden değil, milletin bileşkesinden çıkan bir girişimdir. Sizler olmasaydınız, sizlerin vicdanî eğilimleriniz bana dayanak noktası oluşturmamış olsaydı; bendeki girişimlerin hiçbiri olmazdı. Millete ait meziyetleri yalnız kişilere bırakan anlayış, eski yönetimlerin sistem ve usul sorunundan doğuyordu. Eskiden mevcut devlet ve devletlerin kuruluş şekli, sadece bir kişinin çıkarlarını ve arzularını karşılamaya yönelmiş idi. Kişilerin bu arzu ve emellerine hizmet eden millet, gösterilen büyüklüklerin şerefinden asla payını alamaz, ancak hata ve beceriksizlik olursa onlar millete yüklenirdi. Bugün bu durum mevcut değilse, millet kendi büyüklüğünü olduğu gibi dünyaya göstermişse, fazlalık bende değil, bugünkü yönetimin niteliğindedir.Bu şekil mevcut oldukça, bu makama çıkacak herkesin yapacağı şey bundan başka türlü olamaz.
1923 (Atatürk’ün S.D.1I, s. 159)Sizden olan bir kişiye, sizden fazla önem vermek, her şeyi milletin bir bireyinin kişiliğinde odaklaştırmak, geçmişe, bugüne, geleceğe, bütün bu zamanlara ait bir toplumun sorunlarının aydınlatılması ve belirtilmesini yüksek bir topluluğun tek bir kişisinden beklemek elbette ki lâyık değildir, elbette ki gerekli değildir.
1925 (Atatürk’ün M.A.D., s. 19-20)
Yabancı ülkelere veya uluslararası konferanslara giden arkadaşlarına söylediği bir söz: - Sesiniz benim sesimdir, unutmayınız!
(Falih Rıfkı Atay, Çankaya, 1969, s. 549) Halk adamı Atatürk
Ben düşündüklerimi, sevdiklerime olduğu gibi söylerim. Aynı zamanda gerekli olmayan bir sırrı kalbimde taşımak kudretinde olmayan bir adamım. Çünkü ben, bir halk adamıyım. Ben düşündüklerimi daima halkın önünde söylemeliyim. Yanlışım varsa halk beni yalanlar. Fakat şimdiye kadar bu açık konuşmada halkın beni yalanladığını görmedim.
1937 (Ulus gazetesi, 20. 3. 1937) Atatürk ve sağduyu
Ben, ancak daha iyisini yapabildiğim şeyi bozabilirim; yapamayacağım şeyi de bozmam.
(Atatürk’ten B.H., s. 86) Ben bir defa söz verdikten sonra ondan şüphe etmeğe kimsenin hakkı yoktur.
1930 (Fethi Okyar, S.C.F.J.N.K., s.49)Ben o adamım ki ordunun memleketi, milleti muhakkak bir sonuca götürebileceği noktalarda emir veririm. Fakat bilim ve özellikle sosyal bilim alanına giren işlerde ben emir vermem. Bu alanda, isterim ki bana bilginler doğru yolu göstersinler. Onun için, siz kendi biliminize, kültürünüze güveniyorsanız, bana söyleyiniz. Sosyal bilimin güzel yönlerini gösteriniz, ben izleyeyim.
1923 (Ahmet Cevat Emre, İki Neslin Tarihi, s. 316) Evlilik ve çocuk sevgisi
Ben, sadece evlenmek için evlenmek istemiyorum. Vatanımızda yeni bir aile yaşamı yaratmak için önce kendim örnek olmalıyım. Kadın böyle umacı gibi kalır mı?
1923 (İsmail Habib Sevük, Atatürk İçin, s. 25)Yaşam kısadır. Bunu kutlama ve taçlandırma için, insanların genellikle uygun gördükleri yol evliliktir. Bu genel kurala uymayanlar, pek sınırlı ve benzerleri azdır. Bu kural dışını oluşturanlar da, esas kuralın fenalığından değil ve fakat tersine bu güzel kurala inanmadan kendilerini alıkoyan sebeplerin etkisinde kaldıklarından, belki evlenmiş olmaktan korktuklarından fazla mutsuz olanlardır. İnkâr edilmez bir gerçektir ki insanlar, yaşam, kadınsız olamaz. Evli olanlar, yaşamın vazgeçilmezini temin etmiş ve bütün düşünce ve isteklerini bir maksat, bir meslek, bir amaca yöneltmiş olur. Ancak talih, eşlerin ruh ve kalplerini iyi geçindirsin!
1914 (Salih Bozok-Cemil S.Bozok, Hep Atatürk’ün Yanında, s. 172)
Yeni evlenen bir kişinin gönlü yaşam, aşk ve mutluluk duygularıyla doludur. Bu, en değerli bir zamandır. İnsanlar, yaşamında bu parlak ve sevinçli dakikaları, ölünceye kadar hep aynı şekilde duygulanarak pek önemli ve yaşamı için tarihsel bir olay olarak anar. Ben, bunu denemedim; fakat, az çok yaşamı ve insanları incelediğim için bu sonucu buldum. Yaşamın çeşitli yönlerinden birkaçını görenler, evlendikten sonra keşfedilmemiş yönlerini de ister istemez gözlemlerler. Bu gözlemleme, pek tatlı olabildiği gibi pek acı da olabilir.
1914 (Salih Bozok-Cemil S. Bozok, Hep Atatürk’ün Yanında, s. 171)Eşini mutlu edebilecek herkes evlenmelidir, çoluk-çocuk sahibi olmalıdır. Bana bakmayınız; bu güç işte örnek İsmet Paşa’dır. Benim yaşamım başka türlü düzenlenmiştir. Buna rağmen deneyimini yaptım. Sonradan anladım ki bu iş benim başarabileceğim iş değilmiş…
Çocuk sevgisi insan için bir gereksinimdir. Hele yaş ilerledikçe bu gereksinim kendisini daha kuvvetle duyuruyor. Onun için de Ülkü’yü yanımdan ayırmak istemiyorum.
1936 (Abdülkadir İnan, Türk Kültürü Dergisi, Sayı: 25, 1964, s. 62)Çocukluk ne güzel… Çocuklar ne sevimli, ne tatlı yaratıklar değil mi? En çok hoşuma giden halleri nedir bilir misiniz? İkiyüzlülük bilmemeleri, bütün istek ve duygularını, içlerinden geldiği gibi açıklamaları…
(Hasan Rıza Soyak, Fotoğraflarla Atatürk ve Atatürk’ün Hususiyetleri, 1965, s 78 – 79) Bursa’da kendisini karşılayan çocuklara söylemiştir: Küçük hanımlar, küçük beyler! Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı, bir mutluluk parıltısısınız! Memleketi asıl aydınlığa boğacak sizsiniz. Kendinizin ne kadar önemli, değerli olduğunuzu düşünerek ona göre çalışınız. Sizlerden çok şeyler bekliyoruz; kızlar, çocuklar!
1922 (Atatürk’ün S.D.V., s. 30)Çoğu ailelerde öteden beri çok kötü bir alışkanlık var; çocuklarını söyletmez ve dinlemezler. Zavallılar söze karışınca “Sen büyüklerin konuşmasına karışma!” der, sustururlar. Ne kadar yanlış, hatta zararlı bir hareket! Halbuki tam tersine, çocukları serbestçe konuşmaya, düşündüklerini, duyduklarını olduğu gibi ifade etmeye özendirmelidir; böylece hem hatalarını düzeltmeye imkân bulunur, hem de ileride yalancı ve ikiyüzlü olmalarının önüne geçilmiş
olur. Kısacası çocuklarımızı artık, düşüncelerini hiç çekinmeden açıkça ifade etmeye, içten inandıklarını savunmaya, buna karşılık da başkalarının samimî düşüncelerine saygı beslemeye alıştırmalıyız. Aynı zamanda onların temiz yüreklerinde yurt, ulus, aile ve yurttaş sevgisiyle beraber doğruya, iyiye ve güzel şeylere karşı sevgi ve ilgi uyandırmaya çalışmalıdır. Bence bunlar, çocuk eğitiminde, ana kucağından en yüksek eğitim ocaklarına kadar her yerde, her zaman üzerinde durulacak önemli noktalardır. Ancak bu yolladır ki, çocuklarımız memlekete yararlı birer vatandaş ve eksiksiz birer insan olurlar.
(Hasan Rıza Soyak, Fotoğraflarla Atatürk ve Atatürk’ün Hususiyetleri, 1965, s. 79) İnsan Atatürk
24 Temmuz 1922 aksamı Konya’da General Townshend şerefine verdikleri ziyafette, yemeğin sonlarına doğru elindeki mercan tespihi General’e uzatarak söyledikleri:
- Biz Türklerde bir âdet vardır. Misafirimize ne olursa olsun bir hediye veririz. Ben soylu bir milletin alçakgönüllü bir Başkomutanıyım. Size ancak bu tespihi verebiliyorum.
Ve sofradan kalkılacağına yakın da kolundaki saati çıkararak General’e söyledikleri:
-Bu saati bana Anafartalar’da bir Türk askeri, ölen bir İngiliz subayının kolundan çıkardığını söyleyerek, getirdi. Saatin arkasında subayın künyesi yazılıdır. Bu subayın ailesini arattımsa da bulamadım. İngiltere’ye döndüğünüzde ailesini bulur ve saati verirseniz, çok memnun olurum.
1922 (Yücel Mecmuası, O’ndan Hatıralar, Cilt: XVI, Sayı: 91-92-93, 1942 s. 15)Uluslar arası Mark Twain Derneği tarafından “Türk milletine neşe içinde yaşama yolunu açtığı ve rehberlik ettiği” gerekçesiyle kendisine madalya verilmesi üzerine söyledikleri: -Yaşamımda işittiğim en büyük kompliman, budur. Benim insan tarafımı övüyorlar!
1937 (Atatürk’ten B.H., s. 59-60)Bir alay karargâhının temel atma töreninde bir koyunun temel için açılan çukura doğru, yere yatırılıp boğazından kesilmek üzere olduğunu gördüğü zaman, yanında bulunan İran Şahı Rıza Pehlevi ile aralarında geçen konuşma: Atatürk -Ben kana bakamam! Bir tavuğun dahi boğazlandığını görmeye tahammülüm yoktur. Şehinşah -Ya bu kadar çok bulunduğunuz büyük ve kanlı savaş meydanları?…
Atatürk -Ha, o başka sorundur; öyle yerlerde cesetlerin üzerinden atlayarak yürürüm. O bambaşka bir iştir.
(Hasan Rıza Soyak, Fotoğraflarla Atatürk ve Atatürk’ün Hususiyetleri, 1965, s.43)Birçok zaferler kazandım. Fakat, bunların en büyüğünden sonra bile her akşam, savaş alanlarında ölen bütün askerleri düşünerek içimde derin bir keder duyuyorum.
(George Benneb, Yabancı Gözüyle Cumhuriyet Türkiyesi, s. 33)Ben, savaşlarda dahi düşmanın üzerinde bir kin duymam; yalnız askerlik kurallarının uygulanmasını düşünürüm.
(İzzettin Çalışlar, Tan gazetesi 31. 8. 1937)Bir sohbet sırasında Fransız Büyükelçisi’ne söylemiştir: Ekselans, Paris’i çok görmek istiyorum; ama büyük törenlerle karşılanacağım Paris’i değil! Ben Paris’e, dünyanın bu güzel şehrine, operalarını, tiyatrolarını, revülerini, zarif kadınlarını bir daha görmek için gitmek isterim. Dedim ya, gençlik anılarını tazelemek için… Böyle olunca da “kendini tanıtmayarak” belli olmadan gitmek isterim; yoksa törenlerle karşılanmak için değil!
(Cevat Dursunoğlu, Son Havadis gazetesi, 10. 11. 1955, s. 3)Ben başkalarının yaptığı ilkelere değil, ancak kendi ilkelerime uyarım. (Mim Kemal, Yakınlarının Ağzından Atatürk, Yazan:
Salâhaddin Güngör, s. 105)Benim gözümde hiçbir şey yoktur; ben yalnız liyakat âşığıyım.
(Yusuf Ziya Özer, TTK. Belleten, Sayı: 10, 1939, s. 286) Hiçbir zaman kişisel gücenikliklerimi, birtakım olumsuz girişimlerle tatmine kalkmak adîliğine tenezzül etmem.
1914 (Atatürk’ün Özel Mektupları, Sadi Borak, s. 40) Samimî dostlarımız, sevdikleri tarafından bir işkenceye
mahkûmdurlar ve bu işkence de sevdiklerinin dertlerini dinlemektir.
1922 (Atatürk’ün S.D.ll, s. 38) Düşmanları için söylemiştir:
Ben onları affederim, çünkü kalbim vardır; onlar beni affetmezler, çünkü kalpsizdirler.
(Falih Rıfkı Atay, Çankaya, 1969, s. 532) Mutlu olup olmadığı sorusuna verdiği cevap: Evet, çünkü başardım!
1935 (Ayın Tarihi, No: 19, 1935, s. 262)
Benim herkesin dışında olduğuma dair bir yasa yoktur.
1922 (Atatürk’ün S.D.I, s. 273) Ben ölürsem soylu milletimizin beraber yürüdüğümüz yoldan asla ayrılmayacağına eminim; bununla gönlüm rahat!
1926 (Atatürk’ün S.D.V, s. 44) Beni, milletim nereye isterse oraya gömsün; fakat, benim anılarımın yaşayacağı yer Çankaya olacaktır.
(Afetinan, Atatürk Hakkında H.B., s. 23) Selçuk SOFTA https://twitter.com/selcuksofta https://www.facebook.com/34SelcukS/ https://www.instagram.com/fbselcuks https://selcuksofta.wordpress.com https://selcuksofta.blogspot.com https://selcuksofta.tumblr.com/
451 - Hun İmparatoru Attila, Franklar'ın elinde buluna Fransa'nın kuzeyindeki Metz şehrini ele geçirdi. Germen müttefikleriyle birleşerek Reims, Mainz, Strasbourg, Köln, Worms ve Trier kentleri yağmalandı.
1521 - Ferdinand Magellan, Cebu adasına ulaştı. 1712 - New York'ta köleler isyan başlattı. 1789 - Sultan I. Abdülhamid vefat etti, III. Selim tahta çıktı. 1795 - Fransa'da metre, uzunluk ölçüsü birimi olarak kabul edildi. 1827 - İngiliz kimyager John Walker'ın buluşu olan kibrit, İngiltere'de piyasaya sürüldü. 1906 - Vezüv Yanardağı lav püskürttü, Napoli şehri harabeye döndü. 1939 - II. Dünya Savaşı: İtalya, Arnavutluk'u işgal etti. 1943 - Batı Ukrayna'nın Terebovlia kentinde Naziler, 1.100 Yahudiyi öldürüp toplu mezara gömdüler. 1945 - Kantaro Suzuki, Japon İmparatorluğu'nun 42. başbakanı oldu. 1946 - Suriye, Fransa'dan bağımsızlığını ilan etti. 1948 - Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Birleşmiş Milletler'e bağlı olarak kuruldu. 1963 - Yugoslavya'da sosyalist cumhuriyet ilan edildi. 1946'dan bu yana “Yugoslavya Federal Halk Cumhuriyeti” olan ülkenin adı Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti olarak değiştirildi. 1964 - Pemba Halk Cumhuriyeti, bağımsızlığına son vererek Zanzibar adası ile birleşti. Zanzibar ve Pemba adaları, ise 26 Nisan 1964 tarihinde Tanganika Cumhuriyeti ile birleşerek Tanzanya devletini oluşturmuşlardır. 1969 - İnternet'in sembolik doğum günü.
1971 - ABD Başkanı Nixon, Vietnam'daki ABD birliklerinin geri çekilme hızını arttıracağını açıkladı. 1978 - Muğla'nın Yatağan ilçesinde termik santral temeli atıldı. 1978 - İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç.Dr. Server Tanilli silahlı saldırı sonucu felç oldu. 1978 - ABD Başkanı Jimmy Carter, Nötron bombasının geliştirilme çalışmalarının durdurulmasına karar verdi. 1987 - Altı yıl süren Milliyetçi Hareket Partisi davası bitti. Genel Başkan Alparslan Türkeş, 11 yıl 10 ay hapse mahkûm oldu. 1994 - Almanya, sivil halka karşı kullanıldığı iddiasıyla Türkiye'ye silah ambargosu koydu. 1995 - Ankara Devlet Tiyatrosu Mahir Canova Sahnesi açıldı. 1999 - Hacıları almak için Cidde'ye gitmek üzere Adana'dan havalanan THY'ye ait Trakya uçağı, kalkışından kısa süre sonra düştü. Yolcusu bulunmayan uçağın altı kişilik mürettebatı öldü. 2003 - Bağdat, tümüyle ABD'ye bağlı askeri birliklerinin kontrolüne geçti. 2007 - Yıldız Geçidi SG-1 dizisi Türkiye'de TRT 1 tarafından Türkçe seslendirmeli olarak yayınlanmaya başladı. 2011 - 11 Mart'ta tarihinin en büyük depremini yaşayan Japonya'da 7.1 büyüklüğünde şiddetli deprem meydana geldi. Depremin merkez üssünün ise Miyagi bölgesinin 40 kilometre açığında denizin altında olduğu ifade edildi.
Doğumlar
1770 - William Wordsworth, İngiliz şair (ö. 1850) 1811 - Hoca Tahsin Efendi, Osmanlı bilim insanı ve düşünür (ö. 1881) 1860 - Will Keith Kellogg, ABD'li sanayici ve mısır gevreği üreticisi (ö. 1951) 1882 - Kurt von Schleicher, Alman subayı, Weimar Cumhuriyeti'nin son şansölyesi (ö. 1934) 1883 - Gino Severini, İtalyan ressam (ö. 1966) 1915 - Billie Holiday, ABD'li şarkıcı (ö. 1959) 1920 - Ravi Shankar, Hint müzisyen, sitar ustası ve besteci (ö. 2012) 1921 - Feza Gürsey, Türk fizikçi (ö. 1992) 1922 - Annemarie Schimmel, Alman İslam bilimcisi (ö. 2003) 1928 - James Garner, ABD'li sinema sanatçısı (ö. 2014) 1928 - Alan J. Pakula, ABD'li film yönetmeni (ö. 1998) 1933 - Sakıp Sabancı, Türk iş adamı (ö. 2004)
1933 - Seyyid Hüseyin Nasr, İranlı yazar, akademisyen ve İslam düşünürü 1934 - Behcet Nacar, Türk sinema oyuncusu (ö. 2014) 1939 - Francis Ford Coppola, ABD'li sinema yönetmeni 1941 - Yurdaer Doğulu, Türk müzisyen (ö. 1987) 1944 - Gerhard Schröder, Alman siyasetçi ve eski Almanya Başbakanı 1953 - Fatih Erkoç, Türk müzisyen
1954 - Jackie Chan, Hong Konglu oyuncu 1964 - Russell Crowe, Yeni Zelandalı sinema oyuncusu 1967 - Bodo Illgner, Alman futbolcu 1978 - Duncan James, İngiliz şarkıcı 1980 - Randy Orton, Hollandalı voleybolcu 1982 - Agata Mróz-Olszewska, Polonyalı voleybolcu (ö. 2008) 1983 - Franck Ribéry, Fransız futbolcu
Ölümler
30 - İsa Peygamberin çarmıha gerilerek öldürüldüğüne inanılan gün 1614 - El Greco, Yunan asıllı İspanyol ressam (d. 1541) 1761 - Thomas Bayes, İngiliz matematikçi (d. 1701) 1789 - I. Abdülhamid, 27. Osmanlı Padişahı (d. 1725) 1823 - Jacques Charles, Fransız mucit ve bilim insanı (d. 1746) 1861 - Elisha Otis, ABD'li asansör imalatçısı (d. 1811) 1891 - P. T. Barnum, ABD'li sirk menajeri ve şovmen (d. 1810) 1947 - Henry Ford, ABD'li otomobil üreticisi ve sanayicisi (d. 1863) 1950 - Walter Huston, Kanada doğumlu ABD'li aktör (John Huston'ın babası) (d. 1884) 1955 - Theda Bara (Theodosia Goobman), ABD'li tiyatro ve sinema oyuncusu (d. 1885) 1980 - Mehmet Karaca, Türk tiyatro oyuncusu (Cem Karaca'nın babası) (d. 1900) 1981 - Norman Taurog, ABD'li film yönetmeni ve senarist (d. 1899) 1984 - Othmar Pferschy, Avusturyalı fotoğrafçı (d. 1898) 1986 - Leonid Vitaliyevich Kantorovich, 1975 Nobel Ekonomi Ödülünü Tjalling Koopmans'la paylaşan Sovyet matematikçi ve iktisatçı (d. 1912) 1991 - Memduh Ünlütürk, Türk asker (d. 1913) 2005 - Melih Kibar, Türk müzisyen (d. 1951) 2008 - Perihan Altındağ Sözeri, Klasik Türk Müziği yorumcusu (d. 1925)
Bayramlar ve Yıldönümleri
Dünya Sağlık Günü Kimyagerler Günü Ve Kimyagerler Haftası Erzurum'un Şenkaya ilçesinden Rusya İmparatorluğu ve Batı Ermenistan Yönetimi ordu birliklerinin çekilişi (1918)
Bugün size twitter ’de nasıl translator olunur çevirmen rozeti alınır bunu anlatmak istiyorum (kesin çözüm)
İşiniz bittiğinde rozetiniz twitter kullanıcı adınızın yanında bu şekilde duracaktır.
Profil resmimize tıklayıp,
resimdeki gibi, profil ve ayarlar, oradan da Güvenlik ve Gizlilike giriyoruz.
Daha sonra,
Çeviri Merkezi ‘ne giriyoruz (tıklıyoruz), açılan menüde lurant to translate to…. daki ok ile, seçeneklerden Turkish ‘i seçiyoruz (Tabii ki bu size kalmış, her dilde çeviri yapabilirsiniz)
Sign up deyip giriyoruz. Burada Submit deyip yine giriyoruz ve çeviri dünyasına hoş geldiniz….
Artık dilerseniz sadece oy vere vere bile çevirmen olmanız mümkün, ancak bu işlem genelde çeviri yoğunluğuna göre 6 ay kadar sürmektedir.
- Şimdi en kolay yoldan üst taraftaki Dashboard Translate … diye giden yerdeki Translate ye tıklayarak çeviri yapmak üzere veya yapılan çevirilere oy vermek üzere giriyoruz.
- Açılan menüdeki bölümler çeviri gerektiren yerlerdir, 0 phrases to-do denenlere işlem gerekmemektedir. Bu tabloda gördüğünüz Prompts 5 adet çeviri beklemektedir.
Prompts ‘u tıklayarak giriyoruz, gelen bölümde zaten çeviriler yapılmış, İngilizcenize güveniyorsanız doğru tercüme olduğunu hissettiğinize oy vereceksiniz yani sadece Vote tuşuna basa basa bile çevirmen olmanız mümkün.
Örneğin buradaki doğru çeviri ikinci sıradaki metindogancelik arkadaşın çevirisidir. Aslında bakarsanız ilk iki çeviri aynı ama istenenin sonunda (.) var ve bu noktayı metin arkadaş koymuş ve en doğru çeviriyi yapmıştır. Büyük harf küçük harfte önemlidir mesela Twitter hiç bir zaman twitter yazılmıyor T hep büyü gibi. Bu sebeple 210 kez oylanan (bu yazıya yazdığımda rakam oydu) çevirinin sol yanındaki Vote ‘ye basıyoruz tıklıyoruz hepsi bu kadar…
Bu şekilde devam ederek tüm çevirileri Vote seçeneği ile oylamak ya da yeni çeviri eklemek zorundayız. Bu bölüm bitince translate bölümündeki diğer çeviri bekleyenlere de aynı işlemi yapmak zorundayız. Hepsini tamamlayıp karma puanınızı 300 ‘ e taşıdığınızda translator rozetiniz gelir, ancak aldıktan sonra peşini bırakıp 1-2 ay kadar üst üste girip çeviri yapmaz isek rozetimiz geri alınır.
Biraz meşakkatli bir iştir. Çok kolay gibi de görmemek gerekir daha fazla oy alacağını düşünüp çevirileri yanlış yaparak doğru olan seçeneğe oy vermeyerek puan kaybetmektedir. Örnek twitter şunu çevirin demiş olsun
Stop
Bunun doğru çevirisi nedir Dur …. dikkat edeceğiniz üzere istenende ilk harf büyük bizde büyük başladık, işte bunu sanki doğru olan Dur seçeneğine Vote yapmak yerine örnek dur, dur. dur- gibi başına sonuna nokta virgül tire büyük harf küçük vs gibi çeviriler eklemekte ancak bu sebeple oyları düşmektedir. Eğer doğru çeviri var ise VOTE le gitsin :)
Tüm çevirileri bitirip Translate bölümündeki 0 phrases to-do gördükten sonra bugün ki işimiz bitiyor ama her gün mutlaka ziyaret edip yeni çeviri istenip istenmediğini kontrol ediyoruz.
Hatırlatma gsm ile bu işi yapamıyoruz illa bir pc ‘ye ihitiyacımız var.
Artık resmin yanındaki ok ‘ta Translator Profile diyoruz ve @ kullanıcı adımıza tıklayıp twitter dönmüş oluyoruz.
Aklınıza takılan olursa @selcuksofta twitter adresimi takip ederek DM yazarsanız elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışırım.
BLOGA BLOGGER TWITTER TAKIP ETME BUTONU EKLEME RESIMLI ANLATIM
Sizlere blogunuza gelen ziyaretçilerin twitter hesabınızı kolayca takip etmesini sağlayacak Twitter takip etme butonunu sitenize eklemeyi basit bir şekilde anlatmaya çalışacağım.
Öncelikle blogumuzun yerleşim bölümüne geliyoruz
Gadget ekle bölümüne tıklıyoruz.
HTML/JavaScript ekle butonuna basıyoruz.
Ve bu kodu oraya yapıştırıyoruz. İşte Twitter takip butonunuz hazır
Sandıktan EVET ya da HAYIR çıkınca sonuç ne olur ?
Anayasa değişikliği teklifinin kabul edilmesine TBMM' de onay verildi ve 16 NİSAN 2017 tarihinde tüm Türkiye referanduma gidecek. TARAFSIZ OLARAK; EVET DERSEK NE OLACAK? HAYIR DERSEK NE OLACAK SORUSUNUN CEVABI Mecliste yapılan ve tansiyonu yüksek olan görüşmeler ve oylamalar sonucunda kabul edilen 18 maddenin içerisinde en dikkat çekenlerin başında Başbakanlığın ortadan kaldırılması ile ortaya çıkacak olan Başkanlık Sistemi olarak dikkat çekmektedir. Acaba bu değişiklik yapılması doğru bir karar mıdır yoksa aynı sistemde devam etmek daha mı iyi olacaktır. Tabi ki bu maddelerin arasında Başkanlık sistemi kadar önemli başka konularda bulunmaktadır. Mesela Millet Vekilliği seçilme yaşının 25 den 18’e indirilmesi ve Meclisteki Millet Vekili Sayısının 550 den 600 çıkarılması gibi konularda çok tartışılan konulardan bir tanesidir. İktidar Partisi tarafından hazırlanan bu anayasa değişikliği maddelerine muhalefet partileri de farklı yaklaşmışlardır. Bilindiği üzere ana muhalefet partisi bu değişikliği kabul etmemek ile birlikte yavru muhalefet denilen MHP destek verdiğini açıklamıştır. Anayasa değişikliği referandumunda dikkat çeken maddeler Yapılacak olan referandumda Meclis tarafından kabul edilen 18 maddenin içeriğinde öne çıkan ve dikkat çekenlerden bahsetmek gerekirse bunların başında daha önceden de belirttiğimiz gibi yeni bir yönetim sistemi olan Başkanlık sistemi gözükmek ile birlikte seçimlerin kaç yılda bir yapılması gerektiğine kadar farklı maddeler bulunmaktadır. İsterseniz referandumda Evet veya Hayır oyu kullanacağımız maddeler hakkında biraz açıklama yapalım. Millet vekilliği seçilme yaşı 25’den 18’e düşürülecek Meclisteki Millet Vekili sayısı 550’den 600’e çıkarılacak Millet vekilliği ile Cumhurbaşkanlığı seçimleri 5 yılda bir aynı gün yapılacak Cumhurbaşkanının partisi ile ilişiği kesilmeyecek Cumhurbaşkanının görev süresi 5 yıl olacak ve en fazla 2 dönem görev yapabilecek Cumhurbaşkanı Devlet Başkanı olacak yürütme yetkisi ile birlikte Başkomutanlığı da temsil edecek Cumhurbaşkanı anayasa değişikliği ile ilgili kanunları gerekli gördüğü durumlarda halkoyuna sunacak TBMM Cumhurbaşkanı ve Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanları hakkında soruşturma açılmasını talep edebilecek Cumhurbaşkanı kanun ile düzenlenen ilgili şartların gerçekleşmesi halinde OHAL ilan edebilecek Disiplin Mahkemeleri haricinde Askeri mahkemeler kurulamayacak Hakimler ve savcılar yüksek kurulu adı hakimler ve savcılar kurulu olarak değiştirilecek Bütçeyi Cumhurbaşkanı onaya sunacak Askeri yargıtay, Askeri yüksek idare mahkemesi ve askeri mahkemeler kalkacak TBMM’nin bir sonraki seçimi Cumhurbaşkanı seçimi 3 Kasım 2019 tarihinde yapılacak. Yapılacak olan referandumda yapacağınız oylama sonucunda bu maddelerin kabul edilmesi yada edilmemesi hakkındaki kararı vatandaşlarımız verecektir. Referandum sonuçları etkileyecek olan oyunuzu kullanmadan önce Referandumda Evet Dersek Ne Olur? Hayır Dersek Ne Olur? sorularını net bir cevap vermeniz, değişikliğin ülkemize neler getireceğini araştırmanızı tavsiye ediyorum. Başka deyişle 1-2 yorum yapmak gerekirse; Türkiye’nin demokrasiden, özgürlükçü anlayıştan başka gideceği bir yer yok. Çünkü şunu biliyoruz: Anayasa değişikliğinde ortaya konulan bu yaklaşımla bir ülke yönetilemez. Yani tek adam rejimi ile bir ülkeyi yönetmek için artık çok geç. Ne teknolojideki gelişmelerle dünyanın geldiği yeni evre buna izin verir ne de ekonomide dünyayla entegre yapımız. Ne toplumsal farklılıklarımız buna müsaade eder ne de Türkiye’nin 100 yıllık hayatındaki elde ettiği kazanımlar. Sn.Erdoğan uyguladığı bu baskıcı politikalarda, kurmaya çalıştığı tek adam rejiminde yalnız başına. Etrafındakilerin hiçbiri Erdoğan’ın kurmaya çalıştığı Türkiye’ye inanmıyor. Erdoğan’a inanmıyor. Kimisi korkuyla, kimisi kişisel çıkar hesabıyla ama hepsi de mecburiyetten inanmış gibi davranıyorlar. Sert görünsede hepimizin korktuğu diğer bir seçenek daha var, ''evet'' çıkar ve bunlar olursa; | Anayasa değişikliği eşittir rejimin tasfiyesidir. | Başkanlığa olur vermek 1923’te kurulan Atatürk Cumhuriyeti’nin katledilmesine rıza göstermektir. | Başkanlıkla 100. yılında Cumhuriyet ile Atatürk’ten rövanş alınacaktır. | Kurulacak yeni rejimle laik ve üniter yapı yok edilecektir. | Ulus devlet tarih olacak ve milletten ümmete geçilecektir. | Saddam rejimi ve parti devleti kurulacaktır. ARAPÇA - KÜRTÇE RESMİ DİL | Türkiye Cumhuriyeti’nin adı değişecektir. | Türkçe’nin yanısıra Arapça ve Kürtçe resmi dil ilan edilecektir. | Latin alfabesinden vazgeçilip, belli süreç içinde adım adım Arap alfabesine geçilecektir. | Türküm demek bölücülük sayılacaktır. | Toplum hazırlandıktan sonra hilafet ilan edilecek ve Sünni İslam’ın bütün dünyadaki temsilciliğine soyunulacaktır. | Peşi sıra yeni idari yapılanma ambalajı ile Federasyon için düğmeye basılacaktır. | APO serbest kalacaktır. TÜRBAN DEVLETTE ZORUNLU OLACAK | Bütün orta öğretim imam hatip olacaktır. | Bütün bürokrasiye imam hatipliler egemen yapılacaktır. | Yargının tamamı yandaş siyasal İslamcılardan oluşacaktır. | Türban adım adım devlete hakim kılınanacak ve türban takmayan devlete alınmayacaktır. | Atatürk heykelleri şölen ve şovlarla yerle bir edilecektir. | Zannedilenin aksine Avrasya ile değil, ABD ve AB ile iş tutulacaktır. ABDÜLHAMİT VARİ JURNAL SİSTEMİ | Muhalifler türlü komplo ve provokasyonlarla sindirilecek ve direnenler hapse atılacaktır. | Başkanı ve ailesini telefonda eleştirenler bile hapse atılacaktır. | Abdülhamit vari kişiye bağlı yeni bir jurnal ve istihbarat birimi kurulacaktır. | Siyaset mühendislikleri ile sandık ve seçim Saddam rejiminde olduğu gibi sadece şeklen var olacaktır. | Seçilecek ilk Başkan, kendinden sonra kimin Başkan olacağını, kuracağı sistem ve hazırlayacağı iklimle bir bakıma tayin etmiş olacaktır. KARŞI DEVRİM VE İŞTE SORUMLUSU! | Bu şekilde fiili olarak yeni bir hanedanlık kurulacaktır. | Kısacası Başkanlık tek kelime ile Türkiye’nin idam fermanı yani karşı devrimdir. Peki bu karanlık devrimin en büyük devrimcisi ve öncüsü kim midir? Hakkını teslim edelim, AKP’den önce Devlet Bahçeli’dir...